Tolga TÜRKYILMAZ

Tolga TÜRKYILMAZ

Mail: gazeteyoninfo@gmail.com

NASIL CAN VERMEK İSTERSİNİZ?

Beyaz önlük giyen doktorlarımızı, beyaz kep takan hemşirelerimizi özledik.

Beyaz kefene sarılarak tabutuna koyulan ve yakınlarının sarılarak ağladığı cenaze törenlerimizi özledik.

Bir çok insanlarımız virüs salgını Covid19 hastalığına yenik düşüyor, hayatlarını kaybediyor..

Peki, o zaman hep düşünüyoruz, hayal ediyoruz.

Nasıl can vermek istersiniz?

Hz. Mevlana ne demişti,

“Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan çamurlaşmamak”

Güzel ölmek, hayırlısı ile can vermek istersiniz değil mi?

Her insanın hayal ettiği güzellikler vardır ama, ölmek istediği bir güzelliği de hayırlı olsun diye düşünmüştür ama, hiçbir zaman da hayal etmemiştir.

Çünkü, geç olsun temiz hayırlı ölüm olsun isteriz.

Ama, maalesef içinde bulunduğumuz şu günlerde güzel ölmeyi de hayal etmeye başladık.

Artık Dünyada insanlarımız korkar hale geldi.

Hasta olmaktan, Hastaneye gitmekten, açıkçası  ölmekten korkmaya başladı.

Güzel Meleklerin karşısında ölmek, kalabalık cemaatin arasında toprağa verilmeyi bile özler hale geldik.

Neden;

Hasta olup yattığınız o hastanede, bizi muayene eden, beyaz önlüklü, melek yüzlü, tatlı dilli doktorlarımızın yüzünü  göremez, tanıyamaz  olduk.

Hastaneye gittiğimizde bizlere hizmetimizi yapan, iğnemizi vuran, bize teselli veren beyaz kepli, beyaz önlüklü, tatlı dilli, melek görünümlü hemşirelere hasret kaldık.

Onları çok özledik değil mi?

Doktor ve Hemşirelerimizin yüzlerini hastanede gördüğümüz zaman muayene olmasak dahi, bizlere yaklaşımları tatlı dilleri, candan davranışları ile moralimiz düzeliyor, gönlümüz rahatlıyor, hastalığımızı muayene olmadan unutuyorduk.

Bizleri moral vererek muayene edilen bir sistemi özler hale geldik.

Artık o günleri unuttuk hasret kaldık.

Geldiğimiz durum.

Hastaneye gitmek bile istemiyoruz.

Bugün içinde bulunduğunuz ortamda o melek yüzlü doktor ve hemşireleri görmek, bulmak hayal oldu, sanki haram oldu bize..

Şu ana kadar Hastanelere düşenleri görüyoruz.

Bırakın hastanın iyi olmasını, hastalığınızdan değil, karşınınızdaki sizi tedavi edenin nasıl olduğunu, kimlerin olduğunu, kendi doktor ve hemşirelerimizi tanıyamaz ve korkar olduk.

Kim bunlar?

Doktor mu, hemşire mi, hasta bakıcı mı?

Her biri Virüsten korkularına giyindikleri o elbiseleri ile, taktıkları maskeleri ile, kullandıkları gözlük ve eldivenleri ile hastayı bırakın, kendileri de hastalık bulaşmasından korkar hale gelmiş durumdalar.

Sanki çocuk deyimi ile öcü olmuşlar..

Eski hali ile teselli bekleyen hastalar, yeni hali ile karşısında gördükleri sağlık çalışanlarından dahi korkar hale geldiler.

Sonuçta, hep öleceğiz. O ölüm bir gün yaşanacak. Kurtulmak şansınıza veya kaderinize bağlı.

Ama, yine de hep güzel ölmek istiyoruz.

Güzel ölümleri özlüyoruz.

Cenazemizi herkes duysun salahlar verilsin.

Cemaatimiz kalabalık olsun istiyoruz.

Camilerimizi, Cumalarımızı, cemaatlerimizi özlüyoruz..

Yakınlarımız, sevenlerimiz, bizlere son kez sarılsın istiyoruz.

Ama, nerde, her şey nafile..

Kur’an-ımız okunsun, dualarla uğurlanalım..

Mevid-i şerifimiz okunsun istiyoruz.

Üç kişi ile tapumuzun tutulmasından korkarak çukura atılmak istemiyoruz.

Virüsten ölerek kenara atılmak, dostlarımızdan vedalaşmadan gitmek, o virüsü yok etmeden bizden önce gitmesi için mücadele vermeyi bilinçli olarak hep birlikte  başarmak istiyoruz.

Hep soruyoruz ve düşünüyoruz..

NASIL CAN VERMEK İSTERSİNİZ?

Cenab-ı Allah hepimize hayırlı ölümler nasip eylesin..