MEHMET ÖZTÜRK

MEHMET ÖZTÜRK

Mail: gazeteyonsahin@gmail.com

DENİZE DÜŞEN KARAYILANA SARILIR..

                  Ben bu ülkede uygulanan sistemin nasıl bir sistem olduğunu anlayamıyorum.Anlayan biri bana anlatırsa çok mu çok memnun kalırım.Padişahlık desen padişahlık değil,diktatörlük desen diktatörlük değil.Tek adam rejimi diyorlar. Bazen bu ifadeyi ben de kullanıyorum.Ama çok doğru bulmuyorum.

                   Evet Cumhurbaşkanlığını,başbakanlığı uhdesinde toplayan Türk tipi başkanlık sistemi kuruldu 2017 referandumu ile.Ben buna da katılmıyorum.Bu sistemde seçim var.Bir kişinin iki defadan fazla seçilememe kuralını taşıyan anayasa maddesi var. Bu anayasa maddesine göre  Sayın Erdoğan seçime katılmamalı, ama katılıyor.

               Bir önceki yazımda bu sistemin Erdoğanizm olduğunu ifade etmiş idim. Kabul edersiniz etmezsiniz.

                 Şimdi Erdoğanizm tanımlaması yaptığım bu sistemin özelliklerini ta’lil edelim.Bu sistemde tüm seçimleri sayın Erdoğan kazanır.Bilhassa kaybettiği seçimleri.2015 seçimlerini kaybetmişti.Ahmet Davutoğlu’na hükümeti kurma görevi verdi.CHP ile istinşafi görüşmelerle 45 gün geçirildi.Günün sonunda Ana muhalefetin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevi verilmeden, seçim 1 kasım 2015 de yenilendi,AK Parti iktidar oldu.

                    2017 yılında mühürsüz oylarla bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi.14 mayısta bir seçime gittik ki tam bir muamma. Hangi tarafından tutsan şaibe kokuyor.Sayın Erdoğan, İstanbul’da bir mitingde Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim propoğandasının içine  sözde terör örgütü liderlerinden Karayılan’ın monte edilmiş videosunu yayınlıyor.Bunun bir müeyyidesi olmuyor.Üstüne üstlük Erdoğan hayranları da bunu peşinen satın alıyor.

                   Hayranlara diyorsun ki,  bu doğru değil. Kaldı ki Sayın Erdoğan’ın ve Ak Partililerin bir çoğunun bebek katili Öcalan’ı övücü sözleri var  diyorsun.Ya dinlemiyor,ya da vardır bir bildiği diyor.Kimisi de ‘el harbu hudatun’ anlamı:(harp hiledir.).Bu bir hak batıl savaşıdır.Savaşta hile mübahtır diyor. Üst düzey bir AK Partili;Erdoğan’ın elinde bir pergel var.Bu pergelin bir ucu sabit.Diğer ucunu ihtiyaç hasıl oldukça açıyor.Ben bunun doğruluğuna inanmıyorum.Sabit denen ucu da konjöktöre göre kayıyor.Mesela siyasi hayatıma da mal olsa EYT’yi çıkarmayacağım dedi.İktidarının sallandığını görünce pergelin sabit ucu kaymaya başladı.Rahip Branson olayında, Cemal Kaşıkçı olayında da pergelin sabit ucunu esnetti.

               Sayın Erdoğan’ın  pergelinin bir ucu sabit değil, bir noktaya çivili.Orası da iktidar.O çiviyi sökecek olan önce hak, sonra halkın oyları. Ancak bu kolay olmayacağa benziyor. Yarım asrı da epey geçtik.Ben cumhuriyet tarihinde böyle bir iktidar görmedim.CHP tek parti döneminde bile başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı bir kişide olmamış.Hatta yüksek yargıçları,YSK üyelerini de atayarak yargıya ve seçimlere müdahale ediyor.Kanun, kural, yasa,anayasa tanımıyor.Hiç kimse de buna dur demiyor,diyemiyor.

                Seçimi bir futbol maçı olarak değerlendirirsek. Maçın kuralları var değil mi? Sayın Erdoğan ve ekibi kural kaide tanımıyor. Hakemden ses çıkmıyor.Çünkü hakem yanlı.Rakip takımdan bir oyuncu tam gol atacakken hakem o oyunu durduruyor, oyuncuyu oyun dışına çıkarıyor.Ekrem İMAMOĞLU’nun mahkeme kararı ile saf dışı bırakılmak istemesi gibi. Rakip takım ve teknik direktörü, ben bu maçta yokum. Bu maç adil değil demiyor, diyemiyor. Bir seçim tiyatrosudur gidiyor.

                   Şimdi 28 mayısta cumhurbaşkanlığı ikinci turu yapılacak. Seçim daha öncekilerdeki gibi olacaksa boşu boşuna sandığa gitmeye gerek yok. Buradan kesinlikle karamsarlık pompaladığım ortaya çıkmasın.Erdoğan ve ekibine rakip olanlar en az onun kadar gayretli olmalılar. Hatta daha fazla gayret göstermeliler.Ben bu sistemin sonlandırılması taraftarıyım.Cumhurbaşkanlığında da Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim.Elimden geldiğince de 14 Mayıstan daha fazla çalışacağım.Ben Saadet partiliyim.

             Defaatle söylüyüyorum. 2018 seçimlerinde Bilge başkan Temel Karamollaoğlu’na imza verdim. Oyumu da Erdoğan’a ve AK Partiye verdim.Ben seçimlerin hak batıl savaşı olduğuna inanmıyorum.Bu bir iktidar savaşı.Hatta iktidar mücadelesi demek lazım.Bunu bir hak batıl savaşı gibi göstermek büyük bir vebaldir. Ruzi mahşerde bunun altından kimse kalkamaz. İslam dünyasında iktidar savaşları olmuş.Hz Ali (RA)’nin elinden hakem olayı ile hilafet alınmış. Yezid, Hz. Hüseyin’i yine iktidar savaşında şehit ettirmiştir.

                      Sayın Kılıçdaroğlu ve millet ittifakının bileşenleri bu ülkenin insanı. Sağcısı var, solcusu var, milliyetçisi ülkücüsü var,milli görüşçüsü muhafazakarı var. Aynı şekilde Cumhur ittifakında da millet ittifakındaki gibi sağcı solcu ülkücü, milli görüşçu var. Bu ülkenin kahır ekseriyeti  ülkesini seven insanlar.

                    Seçimi almak için hakkında yargı kararı bulunmadan tüm muhalefeti hain, kafir gösteren bir anlayışa karşıyım.Bu konuda Sayın ERDOĞAN’ın büyük vebalinin olduğunu düşünüyorum.

                    İnsanları ötekileştirerek seçim kazanmanın kimseye bir yararı olmaz. İnsanları ötekileştirerek,birbirine kırdırarak kurduğunuz iktidar ruzi mahşerde sizi sıkıntıya sokar. Benden söylemesi.

                Seçimden sonra balkon konuşmasında verdiği sıcak mesajlara inanmıyorum. Bu yüzden  de Erdoğan’ı bu seçimde desteklemiyorum.

                Yahu bu CAHAPE zihniyeti demeyin. Cumhuriyet tarifinde ilk defa bu kadar sağ ve sol birbirine yaklaştı.Sol görüşlü kişilerde, dine karşı olanlarda sanki bir bakış açısı gelişti. Efendim biz dinin aslına karşı değiliz, dini kullananlara karşıyız.Buna şüphe ile bakabilirsiniz.Aksi ispatlanmadan kişi masumdur. Kimsenin kalbini yarıp da bakamayız. Deneyelim gayret gösterelim, olmazsa koalisyon bozulur. Herkes partisinde siyasetini yapar.

                  Allaha emanet olun.