Osman ŞAHİN

Osman ŞAHİN

Mail: gazeteyon@gmail.com

ÇAMUR ATAN SİYASETÇİ İLE GAZETECİYE..

Değerli okurlarım..

32 Yıllık gazetecilik mesleğimde Kağıthane’de 7. Yılımı yaşıyorum. Artık sizler bir okuyucumuz olarak benim şahsımı da gazetemi de çok iyi tanıyorsunuz.

Bu konuda kendimi sizlere tanıtmaya gerek duymuyorum.

Geçtiğimiz hafta CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında aleyhimde açılan 10  bin TL’lik bir tazminat davası kısmen kabul edilerek hakim 3 bin TL. Ödemeye mahkûm etti.

Ortalıkta gazeteciyim diye dolaşan ve yazdığı gazetesinde hiçbir sıfatı olmayan künye bilgilerinde isimi dahi geçmeyen, sıkıştığı zaman da ben gazeteyi devrettim diyerek bazı konularda kaçamak yapmayı başaran gazeteyi eşinin üzerine veren Kasım Aydın’ı Kağıthane’de herkes tanır.

Bu uyduruk gazeteci kalkmış, benim Kemal Kılıçdaroğlu hakkında aldığım tazminat davası konusunda  CHP eski ilçe başkanı Fevzi Şit’in görüşlerini alarak haber yapmış.

Fevzi Şit’de sanki bu partide bir başkanlık sıfatı kalmadığı halde “Bana bir karar ulaşmadı. Ceza fotomontajı yapan engelli kardeşimize gelmişse, ödettirmeyeceğini, şahsımı kastederek de paranın benden tahsil edilerek ilçe örgütüne bağışlayacağı” beyanatını vermiş. Sende böyle bir yürek ve insani bir duygu var mı? Bu beyanatın internet sitesindeki linki ise http://www.istanbulses.com/kagithane/kilicdarogluna-hakaret-etti-tazminati-yedi-h29444.html

Sen kimsin Fevzi ŞİT, senin bu partide şu an bir sıfatın ve varlığın nedir? Söz ve yetki belgen varmı ki, kalkıp da bu şekilde beyanat veriyorsun. Sen ne zamandan beri CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hak sahibi oldun.?

Bu konuda şu an CHP ilçe başkanı Gökhan Murat Pektaş bir beyanat vermiş olsa o kişiye asla bir söz söyleme ve eleştiri yapma hakkım olamaz.

Ama bu uyduruk gazeteci ile daha önce Fevzi Şit’in ilçe başkanlığı zamanında aralarında olup bitenleri ve yaşananlara da isterseniz kısaca bir göz atalım.

Uyduruk gazeteci Kasım Aydın  her yerde ben CHP’liyim diyor. Olabilirsin, herkesin siyasi görüşüne saygı duyarım. Ama Fevzi Şit’in zamanında bu partiye üye olarak kabul edilmedi. Şit, onu ilçe binasından  (……tir git,) sen partiye üye değilsin dedi.  Bu gazeteci bunu eleştirdi. Fevzi Şit, Kağıthane meydanında kendisine senin sülaleni……..m diyerek küfrettiğini gazetesinde yayınladı. Kasım Aydın’da gitti Ankara genel merkezde üye kaydını yaptırdı.

O zaman Kasım efendi sürekli aleyhinde haberler yaptı. Fevzi Şit’in görevden alınması için yoğun çabalar sarfetti. ŞİT, görevinden alınınca da ben aldırdım diye sokaklarda aleyhinde dedikodu yaptı. Aklı sıra kendini bir şeyler yaptığını güçlü olduğunu kamuoyuna yansıtmaya çalıştı..

Ama kamuoyu ve partililer bunu çok iyi bildikleri için yutmadılar. İlçe başkanlığına M. Gökhan Pektaş getirilince sevgili başkanım diye bir süre peşinde koşarak, övgüler yağdırdı. CHP’liler Fevzi Şit’den kuruldu diye adeta bayram havası yaşadı.

Şimdi her nedense CHP ilçe başkanı M. Gökhan Pektaş’a takmış. Sürekli onu eleştirerek karalamaya çalışıyor. Yaptığı haberlerde ne isminden bahsediyor, ne fotoğrafını kullanıyor.  Bütün çalışmaları yönetimdeki başka isimlere mal ediyor.  Şimdi bu başkanla da neden ters düştüğünü eleştirmeye dilim varmıyor. İnşallah başkan bana bu konuda bir açıklama yaparsa yayınlarım.

Hem CHP’li olacaksın, ben CHP’liyim diyeceksin, hemde parti ilçe başkanını gideni de geleni de  yerden yere vuracaksın.. Böyle bir siyaset anlayışını hiçbir yerde gördünüz mü,? Adama sormazlar mı, sen nasıl partilisin diye?

Şimdi bu iki zat Fevzi ile Kasım oturmuşlar çok güzel KANKA olmuşlar. Biri beyanat veriyor, biri haber yazıyor. Allah aşkına bu nasıl bir iki yüzlülük gibi insani bir davranıştır.? Ne bir siyasetçiye yakışır, ne de adam gibi gazeteciye..!

Şahsıma gazete adına verilen tazminat cezası konusunda ahkam kesilmeye başlamışlar, adeta da zevk almışlar gibi bir davranışta bulunuyorlar.  Beni eleştiriyorlar. Sizin buna yetkiniz olmadığı gibi, benimle uğraşmaya da gücünüz yetmeyecektir. Cesaretiniz de zaten yok.. Olursa ancak kalleşçeve dedikodu yaparak olur.

Fevzi Şit, ahkam kesiliyor. Kardeşim o ilçe başkanlığını yaparken, sen ilçeye üyelik için başvuranların dilekçeleri senden sonra dolapta bulunmadı mı? İlçenin elektrik parasını ödemeyip de icraya verilmedin mi, bunu da Kasım zat’ı bey haber yapmadı mı?

Sen önce git Gültepe’de tuttuğun büronun  5 bin TL kira borcu olduğun söyleniyor  onu öde.. Benim tazminat cezamla uğraşmaya, açıklama yapmak senin ne haddine?..

Tazminata konu olan  haberden dolayı peşime adam gönderdin bana tokat attırdın. Senden de şikayetçi oldum ama mahkeme günü geldi sen hala ifade vermeye dahi gitmedin. Hep adaletten ve polisten kaçtın. Hakkında arama emri çıkartıldı. Kaçıyorsun ama adaletten kaçamıyacaksın..

Fevzi bey ne kadar kaçarsan kaç, er geç bu adaletin huzuruna çıkacaksın ve ifadeni vereceksin. Karar yüce adaletin olacaktır. Zaten bundan sonra da muhatabım değilsin. Her şey yasal yollardan halledilecektir.  Bunu hiç unutma..

Ama ben ikinizi de aslında eleştirmeye dilim varmıyor. Senin muhatap olduğun gazeteciyi bana şikayet eden kişiler  nedeni ile bu mesleği bırakmak istiyorum. Herkes soruyor ve söylüyor. Bunun gazetecilik yapma belgesi varmı, buna tanıtım kartını kim verdi, nasıl bir gazetecidir diye şikayet ediyor.

Bende diyorumki, sende yaptır kendine bir kart, üstüne BASIN yazdır tak boynuna sokakta gazeteciyim diye dolaş cevabını veriyorum.

Ama öğrenecek, bu mesleği benden öğrendi. Web tasarımı mesleğine bir sözüm olamaz. Saygı duyarım. Gazeteciliğe ise taksicilik ve tekstilcilik yaparak başladı. Taksiciden bu kadar gazeteci olur. Kendisi İlk okul mezunudur. Şimdi orta okulu dışarıdan bitirme sınavlarına giriyor. Diplomayı alırsa başarılı olacağına ve bu işi daha iyi ve daha saygın  bir çerçeve içersinde yaparak hatalarını telafi edeceği inancındayım. İnşallah öğrenir ve düzelir de öğrettiğim insandan gurur duyarım. Zaten şimdilik bir çok özel yazılarını başkalarına yazdırıyor.

Evet bitmedi, devam ediyorum dostlar..  Gazeteci diye geçinen Kasım efendi sağda solda benim aleyhimde ve de gazetem hakkında neler konuştuğu kulağıma geliyor.

Benim hakkımda çok şeyler biliyormuş. Yazmak ve söylemek istemiyormuş. Zaten bazen de konuşursam dilim yanar diye başlık atıyor..

Konuş, konuş kardeşim kimden korkuyorsun?  Gazeteci  dediğin konuşacak ve konuştuklarını yazmadan korkmayacaktır. Eğer hakkımda bildiklerini yazmazsan, ispatlamazsan, yalan konuşuyorsan bunları açıklamayan namert olsun.

Bak ben yazıyorum. Ama doğruları ve gerçekleri yazıp eleştiriyorum. Hakkımda dava açılıyor, ceza alıyorum veya berat ediyorum, tazminat ödüyorum.  Dört kez de cezaevine girerek bedel ödedim. Gazeteci dediğin bu mesleği adam gibi dobra dobra yapar, mert olur, gerçekçi olur.

Doğruları yazıp, haksızlık ve yolsuzlukların üzerine gitmekten de asla korkmuyorum. Aldığım cezaları da onurumla çekiyorum. Haberi gazeteci yazar, cezayı gazeteci alır. Bundan hiçbir zaman utanmıyorum, aslında gurur duyuyorum.

Çünkü, kimsenin malını çalmaktan, kimsenin ırzına göz dikmekten, kimsenin hakkını yemekten, hırsızlık yapmaktan, şantaj yapmaktan, sahtecilik yapmaktan, bu ülkenin milli duygularına ihanet etmekten ceza alarak bedel ödemiyorum.

Aslanlar gibi, haksızlıkların, yolsuzlukların üzerine giderek, gündemi yazarak fikir suçundan hapislere girdim. Bu da gayet doğaldır. Çünkü Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında dünyada 106. sırada yerini almaktadır.

Ben doğruları, doğru olarak yazdığım süre içersinde hiçbir endişe duymuyorum. Yazmaya da devam edeceğim.

Adaletin kestiği parmak hiçbir zaman acımayacak. Yeter ki, kamuoyunun ve benim vicdanım rahat olsun..

Anladınız mı, çamur atan siyasetçi ve gazeteci!...